İklim değişikliğiyle birlikte dünya genelinde yaşanan kuraklık ve olumsuz hava şartlarıyla ilgili olarak bilim insanları, dünyanın yakın gelecekte felaketleri yaşayacağını varsayım ediyor. Araştırmalara nazaran; su ve yiyecek kaynağının dünya genelinde kıtlık düzeyine varacak kadar azalacağı belirtilirken, bilhassa kış mevsiminin çoğunlukla yağışsız geçtiği ve yağış olan vakitlerde da fırtına biçiminde gerçekleşen Akdeniz Bölgesi’ne dikkat çekiliyor.
UYARILAR YETMEDİ, KISA SİNEMA ÇEKTİ
Akdeniz’in incisi olarak tanımlanan, Türkiye’nin turizm başşehri, doğal hoşlukları ve iklimiyle bugünlerde yaşanabilir olarak görülen Antalya, araştırmalara nazaran; tedbir alınmazsa 25 yıl sonra kentin büyük kısmında tarım yapılamaz hale gelecek, su düzeyi yükseleceği için kıyı bölgesindeki ömür alanları su altında kalacak. Antalya Endüstrici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı çevre mühendisi Cem Arüv, kentin geleceğiyle ilgili toplumsal sorumluluk çalışması başlattı. Sivil toplum kuruluşlarının lider ve üyelerinin yanı sıra belediyelere de giderek yaşanacak berbat senaryolar için ikazlarda bulunan Arüv, daha fazla dikkati çekmek için senaryoları filmleştirdi. Dünyanın genel ısısının giderek arttığını belirten Arüv, 25 yıl sonra Antalya ve Akdeniz çanağı için gerçekleşme ihtimali yüksek görülen senaryoları incelediğini söyledi.
‘AKDENİZ’İN 80 SANTİMETRE YÜKSELMESİ BEKLENİYOR’
Özellikle yurt dışındaki bilim insanlarının Akdeniz Bölgesi ile ilgili yaptıkları çalışmaların sonunda Akdeniz ve Antalya’nın tehlike içerisinde olduğunu kaydeden Arüv, “Dünyanın ısınmasıyla birlikte denizlerimiz de ısınıyor. Akdeniz ölçeğinde deniz suyu sıcaklığı 26- 27 derecelere ulaşmış durumda. Fırtına olayları ve büyük hava olayları, deniz üzerinde gerçekleşen olaylardır. Antalya da bu cinsten hava olaylarına açık bir durumda. Buzulların erimesiyle su düzeyinde de yükselmenin meydana geleceğini biliyoruz. Bu durumda en çok etkilenecek kentlerden biri de Antalya. 25 yıl sonra Akdeniz’in 80 santimetre yükselmesi bekleniyor. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalar bu istikamette. Denizler yükselince suyun karaya gerçek bir hareketi olacak. Turistik tesis olarak kullandığımız birçok alanın su altında kalacağını, yer altı sularının tuzlanacağı ve çölleşmenin olacağını tespit edildi ve makalelerde de yer veriliyor” dedi.
‘KIYAMETİ YAŞAMAMIZ MÜMKÜN NE YAZIK Kİ’
Filmin çeşitli yerlerde gösterilmesiyle birlikte birçok yerden kendisini arayanların durumun hakikaten bu kadar berbat olup, olmadığını sorduklarını anlatan Arüv, sinemanın dikkati çekmesinden ötürü çok memnun olduğunu söyledi. Yıllardır söylediklerinin bu tipten görsel bir çalışma ile daha hazırlanmasının vatandaşın ve yetkililerin dikkatini çektiğini belirten ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı çevre mühendisi Cem Arüv, “Bu senaryo, çok berbat bir senaryo. 2025 kışının felaketler içerisinde geçmesini istemiyoruz. Gerekli önlemleri almazsak, 25 yıl sonra turizm kenti Antalya’da bir kıyameti yaşamamız mümkün görünüyor ne yazık ki” diye konuştu.
‘SIRA DIŞI BİR ÇALIŞMA OLDU’
Filmi günümüz teknolojisi yapay zekadan da faydalanarak hazırlayan takımın sorumlusu direktör Gökhan Çalbay da sıra dışı bir çalışmanın ortaya çıkmasından ötürü mutlu olduklarını söyledi. Çalışmanın temasının üzücü olduğunu lakin dikkati çekmesi ve tedbirlerin alınması noktasında harekete geçilmesinin sevindirici olduğunu kaydeden Çalbay, “7 kişilik grupla bu çalışmaya başlamıştık. 3 arkadaşımız yapay zeka üzerine uzman. Antalya’nın iklim kıyametinde ziyan görmesi beklenen yerlerini gezip, keşfettik. 3 boyutlu tarayıcılarla bölgenin haritasını çıkardık. 15 gün boyunca, günde 13 saat çalışarak tamamladık” dedi.
FELAKET SENARYOLARI
Antalya’da sağanak sonrası meydana gelen sel ve orman yangınlarının yer aldığı haber bültenlerinin kesitleriyle başlayan sinemada, su kaynaklı doğal afetlere yer verildi. Turizm kentini bir terk edilmiş kent olarak görselleştiren sinemada; kent merkezinin birçok noktasında yıkılan binalar ve çöken yollar dikkati çekti. Denize kıyısı olan bölgelerin büyük kesitinde denizin çekilmesi ve çölleşme görülürken, kıyıda kalan tekneler ve terk edilen havalimanındaki uçaklar kentin felaket sonrasındaki halini gösterdi. İkinci senaryoda, buzulların erimesine bağlı olarak deniz düzeyinin yükselmesi husus edildi. 80 santimetre yükselen deniz nedeniyle kentin bilhassa turizm merkezi olan Belek, Manavgat ve Konyaaltı su altında kaldı. Ziraî alanlarda da tuzlu su nedeniyle tarımın yapılamamasına vurgu yapılan sinemada, kuraklıktan ötürü çatlayan tarlalar dikkati çekti. Kısa sinema, su ve güç verimliği ile tasarrufu üzerine iletilerle sona erdi.
